Bu eser, bizler için o dönemde Kars yöresinde uyum içinde, kardeşçe yaşayan ve o topraktan çıkan ekmeği bölüşen atalarımızın, Rumların, Türklerin, Ermenilerin, Kürtlerin ve Malakanların ortak hayatına dair bir şahitlik ve dolayısıyla bir keşiftir. Ortak gelenek, görenek ve adetleriyle yaratılan bu özgün medeniyet, etnik veya dilsel aidiyetten bağımsız olarak, insanı aydınlatmakta, onu değerli kılmakta ve örnek olmaktadır. Yine bu günü yaşayan bizler için bir tanıklık ve bir keşiftir; zira “Tarih anılar ve taşlarla örülür.”
Keza bu eser, ulusların ve halkların uyumlu birlikteliğine ve yoldaşlığına dair tüm bu tanıklıklarla, yeni bir değerlendirme ve yönlendirmedir.
Umarım sayın okuyucular bu çalışma vasıtasıyla geçmişte Kars’ta yaşayanlar ve yaşananlar hakkında detaylı bilgilere sahip olacaklar, yanlış bilinen gerçekleri öğrenme imkânı bulacaklar.
Bir Göçün Romanı Pikorua, üniversite mezunu bir gencin; İngilizceyi öğrenip geliştirme uğruna büyük zorlukları göze alarak, küçük bir Anadolu kasabasından...
Aradan 40 yıl geçti; bu sürede sadece biyolojik yaşımız artmadı. Bilgimiz, tecrübemiz, ufkumuz ‘günahlarımız’ dahil hepsi arttı. Ve tabi ki zaman karşısında eskiyen yanlarımız da oldu.